Sayfalar

14 Ağustos 2010 Cumartesi

JARGON ÇİRKİN

Genel seçim provasına dönüşen referandum mitinglerinde liderler azıttı.Konuşmaların hararetli olmasının yanı sıra hitap şekilleri de çirkinleşti.Muhalefet yapamayan muhalefet partisinin muhalefet yapamayan lideri Kemal Kılıçdaroğlu başa geldiğinden beri sürdürdüğü Recep Bey hitabını kısaltıp Recep'i kullanmaya başladı ki yakında Reco demesi bence muhtemeldir.Erdoğan hakkındaki bir davayı gerekçe göstererek Erdoğana'a 'Kalpazan' bile dedi.O dava üzerinden muhalefetini yap tabi ama bodoslama 'Kalpazan' da denmez.En iyi yöntem imasını yapmaktır.Saygı korunmalı.Bir de havuz problemi var tabi.Ucuz muhalefete bir eklenti sadece.Anlamsız ve boş.Bir ilginçlikte Arınç'tan geldi.Bülent Arınç ekranlara çıkarak Kılıçdaroğlu hakkında 'Bacak kadar boyuyla konuşuyor' diyerek çirkinliğe yeni bir boyut kazandırdı.Bunlar yaşanırken benim hiç beklemediğim bir şey oldu.Kılıçdaroğlunun hitabına uzun süre sessiz kalan Recep Tayyip Erdoğan,Kılıçdaroğluna 'Memur Kemal' demeye başladı.Ne tür bir aşağılamaydı pek anlaşılamadı ama manidardı.Kahve sohbeti havasında geçen mitinglerin yakında haberlerde bol bipli şekillerini de göreceğiz sanırım.Mitinglere RTÜK müdalesi yakın gözüküyor.

HİTLER ve NAZİZM



Dünyanın görüp görebileceği en büyük faşist ve diktatör Adolf Hitler... Avusturya vatandaşı olarak doğan Adolf 13 yaşındayken babasının ölümü üzerine çalışmak zorunda kaldı.İnşaatta işçilik yapmaya başlayan Adolf birkaç yıl sonra annesini de kaybetti.Gençlik yıllarında ressam olma hayaliyle Viyana Güzel Sanatlar Akademisinin sınavına girdi ve başarısız oldu.Okuduğu anti-semitizm(Yahudi Düşmanlığı) içerikli kitaplar sonucunda yahudilerden nefret etmeye başladı.I. Dünya Savaşı'nın başladığı günlerde Viyana'dan Münih'e geldi.Alman ordusunda gönüllü olarak görev aldı.Savaş sonundaki Alman mağlubiyeti sonrasında arkadaşlarının kurduğu Alman İşçi Partisine katıldı.Partinin liderliğine kadar yükseldi.Partinin adını Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi olarak değiştirdi.Taraftarlarına 'Nazi' ismini verdi.Parti için 25 maddelik bir program hazırladı. Bu programın ilk maddesi Almanya'yı Versay'ın ezikliğinden kurtarmaktı. Alman vatandaşlığının yalnız Alman kanını taşıyanlarda olması gerektiği önemli başlıklardan biriydi.Birahane Darbesi adı verilen Münih'te hükümeti devirme girişimi başarısız oldu ve Adolf Hitler 5 yıl hapis cezası aldı.Ancak 1 yıl sonra serbest bırakıldı.Hapisteyken yazdığı 'Kavgam' adlı kitap partinin çalışmlarına yön verdi.1929 Ekonomik Krizini iyi kullanan Adolf seçimlerde ikinci büyük parti oldu.1932'de %37 oy alan Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi iktidar oldu.Adolf başa gelir gelmez anayasadaki kişi hak ve özgürlüklerini kaldırdı.Hazırladığı Yetki Kanununu meclisten hileyle geçirerek yürütme ve yasamayı eline geçirdi.Hemen ardından diğer partileri yasakladı. Büyük bir propaganda faaliyeti yürüterek ve olağanüstü hitabet ve ikna kabiliyetini kullanarak bütün Alman halkını Nazi bayrağı altında birleştirdi. Kendisini, Almanların yanılmaz büyük lideri ilan etti ve halkı da buna inandırdı. Bundan sonra Alman halkı ölümüne kadar Hitler'in peşinden gitti.Halka, ülkeyi içinde bulunduğu durumdan kurtaracağına söz verdi ve bu yolda çalışmalarına başladı.Ülkedeki bütün aksaklıkların nedeni olarak Yahudileri ve çingeneler gibi bazı azınlıkları gösteriyor, Alman ırkının üstün ırk olduğunu söylüyordu. Bütün bir Alman halkını da bunlara inandırmayı başardı ve tarihin en büyük soykırım faaliyetine girişti.Yahudileri toplama kamplarında topladı.Çalışabilecek durumda olanlar ayrıldıktan sonra diğerleri gaz odalarında öldürülüp, fırınlarda yakıldı.Çıkarılan Nürnberg Kanunlarıyla Yahudiler Alman halkından olmayan alt sınıf insanlar olarak nitelendirildi.Evlenmeleri dahi yasaklandı.Çalışma hakları elinden alınan Yahudiler aç susuz bırakılarak ölüme terkedildi.Evleri,sinagogları yakılan yahudilerin kaçmalarına bile izin verilmedi.Adolf Hitler Alman ırkının niteliğini geliştirmek için sakat ve zihinsel engelli Almanları da öldürüyordu.Hitler ordu üzerinde güçlü bir otorite kurarak dünyayı fethetme ideali için Alman ordusunu güçlendirme çalışmalarına hız verdi.Silahlanmayı Versay'ın yasaklarına rağmen tamamlayan Hitler ordusuna taaruz emrini verdi.Dış politikasında saldırgan davranmaya başlayan Hitlerin amacı Büyük Almanya'yı kurmaktı.Bunun için önce Avusturya'yı almalıydı.Avusturya halkı direnişsiz Alman ordusuna teslim oldu.Hitler ayrıca halkın çoğunluğunun Almanca konuştuğu bölgeleri de istiyordu.Belirlediği Çekoslavakya'nın Südet bölgesini almak için Çekoslavakya'ya girdi.Hazır girmişken tüm ülkeyi ele geçirdi.Ardından Polonyayı işgal edildi.Hitler ele geçirdikleri ülkelerde de ölüm kampları kurdu ve soykırıma devam edildi.Yahudilerle beraber savaş esirleri,komünistler ve Nazi düşmanı Almanlar da gaz odalarında öldürüldü.Soykırım konusunda kendini geliştiren Hitler ölüm fabrikaları kurdurdu ve bu fabrikada topladıkları kurbanları en etkili öldürme gazı olan Zyklon B ile 20 dakika can çekiştirerek öldürmeye başladı.Soykırım sonunda 6 milyon yahudinin katledildiği kanıtlandı.Öldürülen yahudilerden sabun yapıldığı bile iddia edildi.Polonya'dan sonra gözünü Sovyetler diken Hitler Sovyet ordusunun taaruzuyla karşılaştı ve geri çekilme başladı.Ele geçirdiği ülkeleri terk eden Alman orduları artık kendi ülkesini bile savunamıyordu.İtilaf devletleri ve Soyvetler Berlin'e kadar geldi.Hitler büyük bir yenilgi aldı.Savaş sonucunda Almanya'nın yenilgisini gören Adolf Hitler ümitsizliğin iyice artması üzerine 30 Nisan 1945'te Berlin'de eşi Eva Braun'la birlikte aynı anda siyanür hapı içip, önce Eva Braun'u sonrada kendisini bir silah vasıtasıyla vurarak intihar etti.42 kez suikat girişiminde bulunulan Hitler kendi canını kendi aldı.Bıraktığı vasiyetinde ülkesinin Yahudilerden ve Komünistleden korunmasını istedi.Berlin'i ele geçiren İtilaflar ve Sovyetler ideoojik meselelerden dolayı Berlin'i bölüştü.Artık Doğu Almanya(sosyalist) ve Batı Almaya(kapitalist) vardı.Batı'nın ekonomik olarak üstün olması sebebiyle Doğu'dan Batı'ya kaçışlar başladı.Buna çözüm arayan Doğu Almanya sınıra duvar örmeye karar verdi.Utanç Duvarı olarak bilinen Berlin Duvarı'nın örülmesiyle Doğu-Batı arasındaki bağlantı kesildi.11 yıl sonra anlamı kalmayan duvar yıkıldı ve bölünmüşlüğün sembolü ortadan kalktı.Bu olaylar Alman halkında derin izler bıraktı.Büyük Almanya'yı kurma hayaliyle halkını peşinden götüren diktatör Alman halkını yerle yeksan etti.

6 Ağustos 2010 Cuma

ANKARA'NIN YAŞ'INA BAK



Ankara'da gerçekleşen Yüksek Askeri Şura (YAŞ) vahim sonuçlar doğurdu.Hükümet-Ordu-Yargı çatışmasının boyutları gözler önüne serildi.Hükümet ve Ordu arasında yaşanan atama krizi ilk değil.Daha önceki hükümetler ve ordu arasında da yaşanmıştır ama bu çok farklı.1 Ağustos'ta başlayan Yüksek Askeri Şura'dan bir hafta önce,ne tesadüftür ki(!),daha önce serbest bırakılan aralarında terfi bekleyen muvazzafların da olduğu Balyoz sanıkları tekrar yargılanmaya başladı.Böylece terfi bekleyen muvazzaflar haklarındaki kanıtlanmamış iddalar sonucunda hükümet tarafınan katledildi.Hükümet,Ordunun direncini kırmayı başararak isteklerini gerçekleştirdi.Bu olayın adı intikamdır.Bilindiği gibi Balyoz Darbe Planının (ki gerçekse) ortaya çıkması ve sanıklarının yargılanması bu darbeyi imkansızlaştırdı.Yani hükümet Balyoz sanığı muvazzıfların terfilerini 'Bunları yüksek makamlara terfi ettirirsem darbe yaparlar.' düşüncesiyle engellemedi.Hükümet inandığı Balyoz iddasındaki muvazzıflardan intikam almak için bu işe kalkıştı.Bir hesaplaşma söz konusuydu.Bu duruma sessiz kalmayan onurlu askerler de oldu.Ordu Balyoz'dan yargılanan Hasan Iğsız'ı Kara Kuvvetleri Komutanlığına atamak istedi.Tabiki hükümet reddetti.Yerine hükümet Atilla Işık'ı önerdi.Ancak Atilla Işık beklenmeyen bir şekilde 'Hasan Iğsız'a haksızlık yapıldığı ve bu makamın kendisinin değil Iğsız'ın hakkı olduğu' anlamına gelen emeklilik isteğini Başbakan'a ileterek silleyi vurdu.Üç günde bitmesi gereken YAŞ hükümetin katkılarıyla krize dönüştü ve 5 günde bitemedi.Kurumları birbiriyle çatıştıran hükümet kendisiyle gurur duymalı.

KATİL VE MAKTUL


Gazeteci...Hukukçu...Aydın...Kalemi kuvvetli bir yazar...Abdi İpekçi...1961 yılında Milliyetin Genel Yayın Yönetmeni oldu.1 Şubat 1979'a kadar da bu görevdeydi.Yazılarında sürekli Atatürkçülüğü, barışı, düşünce özgürlüğünü, ülkenin bağımsızlığını ve bütünlüğünü savundu.Abdi İpekçi 1 Şubat 1979 gecesi arabasıyla evinin bulunduğu sokağa geldiğinde yavaşladı.Evin yakınında pusu kurmuş olan arabadan inen kişi koşmaya başladı.Arabadan inen kişi 'ailemizin mesihi' Mehmet Ali Ağca'ydı.Arabanın yanına gelerek Abdi İpekçi'ye yakın mesafeden kurşun yağdırdı.Kendisini bekleyen arabaya dönüp hızla uzaklaştı.O gece faşist güçler Abdi İpekçi'yi katletti.Nedeni Fehmi Koru'ya göre İpekçi'nin Türkiye'deki silah kaçakçılığı hakkındaki sırları bilmesiydi.İpekçi'nin son yazısının silah kaçakçılığı üzerine olması iddiayı kuvvetlendirdi.Azmettiricinin Abdullah Çatlı olduğu idda edildi.Ayrıca sonraları Ağca'nın İpekçi'yi öldürürken yalnız olmadığı kurşun sıkanlardan birinin de Oral Çelik olduğu söylendi.Ancak delil yetersizliğinden yargılanamadı.
Mehmet Ali Ağca kişisi üniversite yıllarında azıtmaya başlamıştı.Adı her olaya karışıyordu.En sonunda Milliyet gazetesi başyazarı Abdi İpekçi'ye düzenlenen suikastin tetikçisi oldu.5 ay sonra yakalandı.Maltepe Askeri Cezaevi'ne konuldu.Abdi İpekçi'yi Ağca'ya öldürten grup Ağca'yı cezaevinden kaçırdı.Ağca,hakkında idam cezası verilmesi üzerine Bulgaristan'da bi süre saklandı.Kariyerini ilerletmeye karar veren Ağca adlı faşist bu sefer bireysel takılıp zamanın papasını öldürmeye karar verdi.1981'de Papa II. Jean Paul halkını selamlarken halk arasındaki Ağca uygun an geldiğinde suikastini düzenledi.Ancak başarılı olamadı.Papa yaralanmıştı.Anında yakalanan Ağca kişisi İtalya mahkemesinin kararıyla ömür boyu hapse mahkum oldu.Papa Ağca'yı cezaevinde ziyaret ettikten sonra affettiğini açıkladı.16 yıl İtalya'da hapis yatmasının ardından bu af 2000 yılında İtalya Cumhurbaşkanı tarafından onaylandı ve Ağca Türkiye'ye iade edildi.Ağca'nın İpekçi cinayetinden aldığı ölüm cezası 1991 yılında yürürlüğe konulan İnfaz Yasası gereği 10 yıl hapse çevrilmişti.Bu ceza üstüne gasp ve soygun suçları eklenmesiyle 36 yıl oldu.Ancak ceza ''Rahşan Affı'' sebebiyle 7 yıla çevrildi.2010'un başında cezasını tamamlayıp yıllardır üstünden çıkarmadığı mavi kazağıyla hapisten çıktı.Hapisten çıkması basın tarafından büyük ilgi gördü.Yaptığı konuşmada kendini 'Mesih' ilan eden Ağca şizofren olduğunu tüm dünyaya kanıtladı.